Hepimiz Tukettigimiz Anlar Kadar Oluyuz Aslinda....
Sicak evimde, yani basimdaki sicak cayimla, kapinin onundeki arabamla o aciyi ne kadar hissedebilirim bir insan olarak bilmiyorum. Hangi dava kucuk bir cocugun oldurulmesini hakli cikartabilir?
Hepimiz yasadigimiz anlar kadar olu, ne kadar yasayacagimizi bilemedigimiz anlar kadar da diri degil miyiz aslinda? Olumu hepimiz an be an tatmiyor muyuz? Bu kadar ruhumuz sonsuzluga acken an be an olmek hic mi bir seyler fisildamiyor kulaklarimiza?
Yuzyillardir konup gocen onca kervan geride kalanlara hic mi bir sey soyleyemediler? Simdilerde okudugum Iskender Pala'nin 'OD' kitabi mogol istilasindan, insanlarin yasadiklari zulumlerden bahsediyor. Butun insanlik tarihi zalimlilklerle dolu. Yuzyillar oncesine gore cok daha konforlu, gelismis (!) bir hayat yasiyoruz ama hala insan insana zulmediyor, olduruyor, adeta tanrilik tasliyor. Birakalim depreme, kasirgaya, sele felaket demeyi.... Asil felaket asla degismeyen insanin icindeki digerini yok etme gudusu galiba.
Fazla soze hacet yok, zaten de tukendiler vesselam....
Hepimiz yasadigimiz anlar kadar olu, ne kadar yasayacagimizi bilemedigimiz anlar kadar da diri degil miyiz aslinda? ne kadar güzel bir cümle..her an ölüyoruz, ölü yanımız her an çoğalırken dünyalıklarımızın da o oranda çoğalması ne kadar ironik..
YanıtlaSil