Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Okunasi Hikayeler 2:Can Sikintisi Cekenlere...

Resim
C anim pek bi sikiliyor okuyucu bugunlerde... Hava depresif, is yogun, iliskiler yorucu, yemekler tatsiz, aktiviteler ilgi cekici degil, kafa karisik, gozler bazen bugulu bazen uzaklara takili, uykular kisa, dusunceler tutarsiz, aynalar kuskun, yapilacaklar listesi upuzun, yapabileceklerimin listesi kisa, renkler solgun,  sozel cumleler kisa... Depresyon, can sikintisi, tukenmislik sendromu yada adi her neyse o yada onlardan bir kaci... Gecenlerde karsima cikan bir makaleye gore 5 cesit can sikintisi varmis. Bir bakayim benimkisi hangisi derken Elif Safak'in Siyah Sut'undeki Sinik Dantel Hanim gibi icimden bir ses 'Bil Bakalim bunu da, ne olacak bileceksin de?' dedi. 'Amaan bos ver.'  deyiverecekken , icimden bir ses 'Bilmekten zarar gelmez, bilmesini bilene.' diyerek ikna etti beni okumaya. Aslinda bende oturup Elif Safak gibi bir siniflandirma yapmaliyim sanirim icimdeki coklu sesler korosuna.Hırs Nefs Hanım, Pratik Akıl Hanım, Can Derviş Hanım, Sa

Bir Mektupta Ben Yazsam...

Resim
Mektup almayi ve yazmayi ozleyenlere hitap olunur....

İki Kırmızı Araba

Yine kırmızıdan bahsedeceğimi düşünüyorsanız aslında pek de yanıldığınız söylenemez ama bu kez başka bambaşka birilerinin kırmızılarından bahsedeceğim.  Şu an oturduğumuz eve ilk taşındığımızda gözümüze en önce çarpan şey evin önündeki driveway’de park edilmiş kırmızı Mazda marka araba olmuştu. Ne var bunda araba işte deyip geçmeyin. Bizi etkileyen arabanın rengi değil sahibi ve olduğu yerden 4 senedir hareket et(tiril)memesiydi. İtalyan ev sahibimizin küçük oğlu Irak’ta askerken yapılan bir tatbikat sonucu olmuştu. Aradan 4 sene geçmesine rağmen  Washnigton plakalı kırmızı arabayı oğlundan kalan bir hatıra olarak saklayan  anne babası onu satmaya yada gözlerinin önünden ayırmamaya karar vermişlerdi.  Önceleri garip gelse de bizde zamanla arabanın görüntüsüne alıştık. Hatta öyle ki evi tarif ederken arkadaşlara kırmızı arabanın olduğu ev şerhini düşmeden adres vermez olduk. Kaldırım kenarındaki ağaç gibi orda evin önünde duran bir nisandı işte… Aradan dört sene geçmesine rağmen