Seneler sonra böyle bir postla öylesine başladığım blog yolculuğuna döneceğimi nerden bilebilirdim. Yaşadım mı? Geçen 85 günü yaşamak denirse yaşadım. Böylesine bir ölümü haketmemiştiniz. Ölen yüzbinden fazla hiç bir insan haketmemişti. Ya ben o evde evlendim, ilk çocuğumu hastaneden ev bilip ilk o eve getirdim. Nasıl nasıl nasıl  bu kadar kolayca yıkıldı? Ev diye senelerce bilmeden mezarda yaşamışız. Ah bilsem anneciğim babacığım sizi orda hiç bırakır mıydım? Buraya geldiğinizde kapıda önünüze yatıp kalın nolur diye yalvarmaz mıydım? Kim bunca kaybın sorumlusu? Kim??? İlk taşındığımız yıl kalorifer çalışmadığından sobayla ısınmıştık. Ah babacığım, üstünde deri cepken aşağıdan kömür taşımıştın günlerce. Annem dayanamazdı hiç soğuğa, kıyamazdın hiç birimize... Nasıl kıydılar size?


Biliyor musunuz sesinizi unutmaktan korkuyorum. Kökünüzü unutmaktan korkuyorum. Oğuzhan'ın ölümünden sonra kendime gelemiyorum kızım diyordun babacığım. Bu dünya hassas kalpler için adeta bir cehennem. Artık hiç birşey zevk vermiyor demiştin. Yolda yürürken yaptığımız konuşmaları nasıl unuturum, senin yurduğun okul yolundan gidiyorum, burda olduğunu hayal ediyorum diyordun babacığım.


Biliyor musunuz sizinle yolculuk etmeyi çok özledim.Anneciğim hep gözlerinle yol kenarlarını tarardin. Nerde farklı bir çiçek, ot görsen babam itiraz etmeden dururdu öyle yolun köşesinde. Yoldan toplanan çiçekler, otlar arabanın önünde yada  arkasında demet demet beklerdi evdeki yerlerine yerleşmeyi. Bazen çiçeklenmiş bir badem dalı, bazen üstü pembeli beyazlı cieklerle kaplı top şeklindeki keven, bazen cam ağacının dibine düşmüş kozalak, bazen peygamber sakalı otu... Çağının, çağdaşlarının dışında bir insandın anneciğim, farklıydın ve bundan gurur duyardin. Topladığın otları kurutur boyar vazolara yerleştirir, duvarlara aşardin. Seni ne kadar takdir ettiğimi keşke daha çok söyleseydim anneciğim. İçimde sana karşı beslediğim gizli kırgınlıkları seni incitmeden söyleyip beraber konuşabilseydik. Ben seni uzmekten hep korktum annecigim. 










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Umut iyi bir kahvalti, fena bir aksam yemegidir.

YASAMAK ZOR ZANAAT VESSELAM...

Ardic Agaci