Gregor Samsa Size Bakiyor

Aslında başlığa Gregor Samsa bana bakıyor yazmak istedim; ama benimle aynı hissiyatta olanlardan gayri düşmemek için vazgeçtim daha sonra. Bazen gözlerimi kaçırmaya çalışsam da biliyorum ki Mr.Samsa bir yerlerde sürekli izliyor beni. 'Çekil git' diyorum, hiç ısrar etmeden çekilip gidiyor ama biliyorum ki her nerdeyse beni yine izlemeye devam ediyor. Son bir kaç gündür onu yine görüyorum ama 'git' demeye bile gücüm yok; zaten o da ne zararim var dercesine bir kosede oturuyor. Nerden geldi Gregor Samsa aklıma...Aslında hiç aklımdan çıkmaz ne zaman icimdeki cam kiriklari batmaya   baslarlarsa... Gregor Samsa ile tanışmamız üniversite ikinci  sınıfta bir kış sabahına dayanır. Sabahları herkesten önce erkenden evden ayrılıp,otobüste rahat rahat  oturarak kampüse gelmeyi, telaşsız adımlarla fakültenin bahçesini turlamayı çok severdim. İşte yine böyle erken bir vakitte kampüsü turlarken fakülteye giden yürüyüş yollarında kocaman bir yazı gördüm. 'GREGOR SAMSA SIZE BAKIYOR.' Sol görüşlü öğrenci gurubunun protesto için yazdığı cümlelerden biri olduğu belliydi belli olmasına da ne demek istenildiğini ilk bakışta anlamak zordu. Kıyafetlerinden felsefe bölümünde okuduklarını tahmin ettiğim bir grup öğrenci yazılan cümleyi tartışırlarken arkalarında birilerinin can kulağıyla onları dinleyerek takip ettiğini bilmiyorlardı. İşte ilk o zaman öğrendim Gregor Samsa'nın Franz Kafka'nın Dönüşüm adlı ünlü romaninin baş kahramanı olduğunu. İşçi sınıfına mensup çalışkan ama hem ailesince hem patronunca hem de iş arkadaşlarınca sürekli ezilen ve horlanan Gregor Samsa bir gün kalktığında kendini bir böcek olarak bulur;  ve aslında hep bir  böcek olduğunu ancak o zaman fark eder. Sizi boceklestiren sisteme boyun egmeyin mesaji vermeye çalışan yazinin ustu  dersten sonra fakülte binasından dışarı çıktığımda coktan beyaz bir boyayla kapatılmıştı ama maalesef biz Mr.Samsa ile bir kere boyle   tanışmış olduk. Bir sonraki sene Dünya edebiyatı dersinde okumamız gereken kitaplardan  biriydi bu kez Kafka'nın Dönüşüm'u.   İlk cümleden itibaren aslında çok absürt bir olayı hiç şaşıracak bir şey yokmuş ki sunuyor Kafka ve okuyucuyu  nispeten sorgulamaya ve nihayetinde değiştirmeye çalışıyor. Samsa uyanıp kendini kocaman bir böcek olarak bulduğunda kendini o hale neyin getirdiğini yada nasıl düzeleceğini sorgulamaktan çok sırt üstü dönmüş bir böceğin uzangaçlarının üstüne dönerken yaşadığı ıstırabı sayfalarca anlatıyor anlatıyor. Kaygıları artık çalışamayacağını bilmesinden mütevellit zira ise yaramayan bir böceği ailesinin de eninde onunda istemeyeceğini biliyor, nitekim öylede oluyor. İnsanı bulunduğu sosyal tabakanın şartları hem fiziksel hem de psikolojik olarak 'yararlı' olup olmama çerçevesinde değerlendirmiyor mu?  Bu kadar pragmatist bir pencereden bakıldığında bütün ilişkilere arada kaybolan onca güzelliği fark edebilmek de mümkün olmuyor bazen... Hani en büyük ilim kendin bilmek ya işte korkutuyor bu bilme süreci...Sonunda bir Gregor Samsa olduğunu bilmek de ihtimal dahilinde... Annemin çok güzel menekşeleri vardı yıllar önce...Belki de yirmiye yakın saksı da pembe, beyaz, mor renkte hercai menekşeler... Bir gün bir komşumuz bir tanesini ödünç alıp evine götürdü; açmayan menekşeleri anneminkini görüp açarlar belki diye... Bir kaç hafta sonra evine dönen  menekşenin yaprakları  parlak renklerini yitirmiş, üstündeki çiçekler de cansızlaşmışlardı. Annem üzüldü ama ses etmedi onu diğerlerinin arasına eskisi gibi  yerleştirdi. Bir ay içerisinde önce o menekşe sonrasında da bütün menekşeler cansız düştüler ve öldüler. Annemse  bir daha menekşe yetiştirmek istemedi. Yerinden ayrıldığı için midir yoksa gittiği yerdeki diğerlerinden hastalık kaptığı için midir bilinmez menekşelerin akıbeti. Bazen menekşeler gibi hassas olmaktansa deve dikeni gibi aldırmaz olmayı tercih etmeli diyorum demesine de..... Neyse.... Bu da böyle   bitirilmemiş  ve sonu size kalmış bir yazı olsun. Üstüne aşağıdaki linki dinleyin  de o da  damağınızdaki buruk tadın üstüne okaliptüs şekeri olsun.... http://www.youtube.com/watch?v=ILsse6cbRUs

Yorumlar

  1. beytepe kampüsü öğrenci kasabasındaki merdivenlerde gördüğüm o yazı benim hafızalarımda halen canlı

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Umut iyi bir kahvalti, fena bir aksam yemegidir.

YASAMAK ZOR ZANAAT VESSELAM...

Ardic Agaci