Uzaklara Giderken Kendini Geride Birakmak

    Universitedeyken bir hocamiz Kanada'da yasayan bir arkadasina dair bir anisini paylasmisti. Bazen agzimizdan oylesine dokulen cumleler karsidaki insanda ummadigimiz etkiler gosterebiliir yani  kisaca size epifani   yasatabilirler. Ailevi sikintilarindan ve calistigi universitedeki rekabet ortamindan bunalan yakin bir  arkadasi bir gun ani bir kararla esinden ayrilmis, calistigi isten istifa etmis ve Kanada Toronto'ya yerlesmis. Bir konferansa nedeniyle Toronto'ya giden bizim hoca arkadasiyla okyanusa nazir bir cafe'de bulusmuslar. Bir sure sohbet ettikten sonra taa uzaklarda gorunen gemileri gosteren arkadasi bizim Hoca'ya donup demis ki: 'Keske su gemilere binip uzaklara gidebilsem....' Hocamiz bunun uzerine insanin asla kendinden kacamayacagini, dunyanin oteki tarafina da gitsek yine yanimizda mecburen kendimizi goturecegimizi soylemisti. Iste simdi ne zaman icimdeki hircin cocuk aglayarak bas kaldirsa hocamizin anlattigi bu hikayeyi hatirlarim ve bilirim ki mekanlar ve kisiler degisse de o yine hircinlik etmeye devam edecek   ve ondan kacmak ya da terketmek de ihtimal disiysa eger kacmak care degil diye dusunurum dusunmesine de yine de gozlerim ufuklara takilmaktan geri durmaz zaman zaman.  Kendinden kacmaktan bahsederken "Into the Wild'  filminden bahsetmemek olmaz. Butun parasini hayir kurumna bagislayan , cebindeki son dolarlari da atese veren yeni taktigi ismiyle Alexander Supertramp kendini yollara vurur; amaci Alaska'ya ulasip vahsi dogada tek basina her turlu materyalizmden uzak yasamaktir. Bir yol hikayesidir onunkisi.... Yolda Baslayan hikaye baska bir yola girmeye calisirken biter. Bu surecte kahramanimiz da herkesden her seyden kacmak icin ciktigi yolculugun sonunda aslinda her seyin paylasarak cogaldigini kesfeder kesfetmesine de artik geriye donus imkansizdir. Kendinden kacmadan  kendine kacmayi anlatan muthis bir siirle bitirmekdir niyetim.... Yudum yudum okunasi bir siir... Bu arada fonda Farid Farjad dinlemeyi ihmal etmeyin.. Bir de ince belli cam bardakta cayinizi yudumluyorsaniz   ne ala!!!
http://www.youtube.com/watch?v=2dTA_bsrCOc&list=PLC6FD7D9C9C8D5B1D&index=10
Yaşamaktan Korkmayacaksın Derdi babam
yaşamaktan korkmayacaksın derdi babam
sessiz sessiz yudumlayacaksın acıyı
yaşlı anaları kadar Anadolu’nun çilekeş olacaksın
katlayıp koyacaksın gözyaşını mendiline
sızlanmayacaksın

solmasın diye şafağı doğan günün, umut çoğaltacaksın dilinin altında
bir sözcükle buzları eritecek, toprağa cemre düşüreceksin
aydınlığın güllerini dikip hayatın güneşsiz yanına
çeliğine çifte su vereceksin
yaprak olup dal ucunda yeşereceksin
karışacaksın erguvanlara
coşacaksın

ağıtlar yakmak yakışmaz sana
aynaları kıracaksın, daha ilk adımda vuracaksın ölümü
bencilliğin umudunu, hırsın sevincini yenip
bir çocuğun canına can katacaksın

ilenmelerin olmayacak, girmeyeceksin ince hesaplara
geçeceksin yılanların, yalanların yaşadığı sokakları
saçaklarında maviler sarkan çatılara konacaksın
korkmayacaksın

şeytan kovalasa da gölgeni, mermerleşse de güvendiğin çehreler
değişse de ağızlarda yarınları anlatan sözler
asiliğini takınıp kalbini tutacaksın çeşmenin gözesine
yudum yudum içip iyimserliği dudaklarından bal akıtacaksın

nefesin sıcaklığında demlenerek gönlünün dolduğunu hissedeceksin
böleceksin kalbinin atışını hecelere, paylaşmayı bileceksin
“seni seviyorum” diyeceksin yüz bin kere
vedalaşmaların kalıcı olmayacak, yaslanmayacaksın keşkelere

yasaktır adam öldürmek, insan olan insanlar için, yıldızlar kadar uzaktır
alacaksın bütün dünyayı insanlığın yatağına
yaralarını saracaksın

taşlara tutunan yosun olmayacaksın
kusursuz, sorunsuz, dupduru aralayacaksın cennetin kapılarını
her coğrafyadan bir renk alıp hırkalar öreceksin
giydireceksin yurdunun sırtına
susacak savaşlar, dinecek kıyımlar
canlardan can yolunmayacak
göreceksin

gri öyküdür tarih, eşeledikçe zül, eşeledikçe küldür
akrep girmesin, zehir düşmesin diye uykularına
sunaklara yatmasın diye çocuklar
uçurtmalara kanat olacaksın
beyaz gezgini olacaksın Mezopotamya’nın
gezdireceksin yorgun ezgilerin özlettiği yerleri
baharlar getireceksin
baharlar geçireceksin çiçekli dağlardan

yıllar yalnızlıktan kaftanlar biçse de, kaya gibi çökse de üstüne
aziz bir su parçası olacaksın, takmayacaksın yaşını kafana
hazzını tadacaksın kendin olmanın

ayıplı yüzle dolaşmayacaksın, semaha duracaksın turnalar gibi
bir hücreni taşır gibi avuçlarında, taşıyacaksın ciddiyeti
künyen meşrebin olacak
göreceksin

kibarlık olsun diye iki büklüm ona selam
buna temenna etmeyeceksin, gülmeyeceksin zoraki
ve hayatın her karesine dizip formaliteyi
yanlış fotoğraflar çektirmeyeceksin

titreşmesin diye dallar, dökülmesin diye kuşlar
damarda bıçaktır kuşku, yıkıp tabuları devrimler yapacaksın
dönmeyeceksin bozuk plak gibi geçmişin yörüngesinde
kin ve nefretle mayalı divanı, fermanı, şahı, şahbanı yıkacaksın
kurup cinnetin saatini; şıhları, şahları gömeceksin toprağa
yaslanıp inancının omurgasına
güneşi doğurup ay ışığı yaratacaksın ellerinde
salına-büküle akacak suyu aydınlığın

geçti tapınma çağı; yüzün ak, alnın açık olacak
sırtını dayayacaksın barış öpen rüzgâra
dokunduğun her yer kırmızı karanfile duracak
zaman aşka duracak içindeki sevgiyle
yok olacak karlı kaygılar

ne liman arayacaksın sığınmaya, ne iskele göğsüne uzanmaya
ne de gemilere yaslanmış sandal olacaksın
bel bağlamayacaksın eğreti sevdalara

erdemsizler birbirini mayasında barındırır
gömleğe yaka, eteğe dantel, masaya örtü olmadan
aldanmadan şarabın rengine, sıktın mı suyunu çıkartacaksın taşın
demire tutulan ateş olacaksın icabında
eritip yok edeceksin ikircimliği

sen ki korkusuz, sen ki atak
ama yalın ama yalınayak, varsın olsun
yüreğin gardiyanın olacak
göreceksin

*Müsadenizle*

Müsade Özdemir

Yorumlar

  1. in to wild filminde çocuğu sisteme karşı protest duruşundan, dünyanın bütün zevklerini elinin tersiyle itmesinden dolayı tebrik ediyorsun ama yine de omzundan silkip evladım fıtratınla savaşma bu iş öyle yapılmaz kendine yazık ediyorsun etme diyerek izliyorsun, film ilerledikçe farkına vardığını hissediyorsun ama çok geç oluyor..nihayetinde kızıyorsun yazık etti kendine..sanırım bu hislerimden dolayı bu filmi izler izlemez silmiştim, bi daha bakamam diye ama sanki bi daha izlesem olur..Allah kendinden kaçmak isteyen herkese "kaçış" değil "hicret" bereketi nasip eylesin..hakikaten fonsuz olmazmış bu şiir, fonu da kusursuz seçmişsin...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Umut iyi bir kahvalti, fena bir aksam yemegidir.

YASAMAK ZOR ZANAAT VESSELAM...

Ardic Agaci