Atlaslar Uzerine


Üniversitenin ilk yılında mitoloji adlı bir ders alıyorduk. O zamanın moda tabiriyle taşradaki küçük bir şehirden gelen bir öğrenci için  Yunan mitolojisi çok karmaşık ama bir o kadar da ilginç bir konuydu. Tabi sonraları mitolojinin Yunanlılarla sınırlı bir alan olmadığını, her medeniyetin kendine has mitolojik hikayelerinin olduğunu öğrenecektim.  Sürüsüne bereket tanrı, bir o kadar yarı tanrılar, tanrıların tanrısı Zeus'un karıştırdığı işler, onun kıskanç karısı Hera'nın zavallı Echo'nun sesini almasi,  Apollo'ya asik ayciceginin acikli hikayesi, namus timsali Dafne'nin  defne agacina donusmesi, didisinin didisi tarzı soy ağaçları, yarı at yada yarı keçi insanlar, daha neler neler..... Çevremdeki insanlara bu hikayeleri anlatmamak olur mu? Önce bir 'çık çık çık' sesi. Sonra 'Ya siz bunları mı işliyordunuz derste? Yazık sana. Tanrı yarı tanrı o da neymiş.' tarzı ayıplamalar... Tabi  hikayeleri dinlemekten hoşlanan bir kaç arkadaşımla yaptığım felsefi sohbetlerin tadı hala damağımda....  Önceleri 'neden bunları ders olarak veriyorlar sanki?'  serzenişlerimin yerini zamanla edebiyatın ve sosyal hayatın hemen her alanına bu garip hikayelerin nüfus ettiğini anlamanın verdiği bir nevi aydınlanmaya yani 'Enlightment'a  yerini bırakmistir.
İşte mitolojik bir hikayenin kahramanıdır Atlas. Hikayeye göre tanrılarla savaşmanın cezası olarak Zeus tarafından dünyayı omuzlarında taşıma sorumluluğunu üstlenmiştir. Bi keresinde meşhur Herkül'e işi yıkacak gibi olsa da başarılı olamaz ve tekrar omuzlarına dünyanın bütün yükünü almak zorunda kalır. Şimdi sabah sabah nerden aklıma geldi Atlas. Bir dostumla ne zaman bir araya gelsek sohbetin bir yerinde 'Atlas olmak zorunda kalmak' dan bahis açılır. Her ailenin aslında her topluluğun da bir Atlas'ı vardır aslında. Her şeyi çekip çevirmek zorunda kalan, idare eden , ayarlayan, her türlü nazi niyazi isiten, yardıma ihtiyacı olana yardım eden. Buraya kadar her şey tamam ama bazen azıcıkda olsa tependeki koca küreyi emanet etmek istersin işte o zaman kızılca kıyamet kopar, çünkü senin işindir onu taşımak, 'Almayi verseydin zamaninda.' dercesine bakar gozler. . Aklıma geliverdi bak yine.. Haftasonu izlediğim bir filmde geçiyor: 'Hacı hacıyı Mekke'de, deli deliyi dakkada bulur.' Bayılıyorum atalarımızın söylediği bu sözlere. İşte o hesap Atlasların da birbirlerini anında  bulma özellikleri vardır zannimca; azıcık deli olduklarındandır belki de...
Bütün atlaslara gelsin...
Atlas genius/Trojans 
http://www.youtube.com/watch?v=f_LzPFNiSc4&feature=watch_response

Yorumlar

  1. ahh sonu atlasa bağlanan sohbetler...sanırım artık öyle bir noktaya geldik ki baktık hikaye yine atlaslık, başından bağlıyoruz, kabulleniş mi mücadeleyi bırakıp teslim oluş mu bilmem..atlasların birbirlerini bulmalarının sebebi üstüne de bi yazı çıkar zannımca kestirmeden geçmişsin burayı :) şarkıya da bayıldım buarada

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Umut iyi bir kahvalti, fena bir aksam yemegidir.

YASAMAK ZOR ZANAAT VESSELAM...

Ardic Agaci